Haber
2025-02-11 15:31:25
Eğitim Bir Sen Türkiye Buluşması Antalya'da Gerçekleştirildi

 

8 Şubat'ta Antalya'da gerçekleştirilen, meclis başkanımız sayın Numan Kurtulmuş’un da misafir olarak katıldığı Eğitim Bir Sen 19. Türkiye Buluşması ve 63. Başkanlar Kurulu toplantısında eğitim çalışanlarının sorun, beklenti ve şikayetleri konuşuldu. Toplantıda söz alan şube başkanımız Doç. Dr. İsmail Akyüz hem SAÜ ve SUBÜ özelinde hem de genel olarak akademi çalışanları bağlamında değerlendirmelerde bulundu. Üniversitelerde yaşanan sorunların çözülmesi için ilgili kurumların hemen harekete geçmesi ve verilen sözler için bir an önce adım atılması gerektiğini vurgulayan Akyüz konuşmasında şu hususlara yer verdi:

 

AKADEMİK ZAM

 

Önceki çalışma bakanının bizzat canlı yayında dile getirdiği akademik zam konusuyla ilgili maalesef hala bir adım atılmadı. Hekimler ve yargı mensupları için özel düzenlemelerle bu meslek gruplarındakilere tatmin edici zamlar yapılırken maaşları yıllar içerisinde nominal olarak eriyen akademik personel için hiçbir şey yapılmadı. Bilimsel ve teknolojik gelişmelere sürekli vurgu yapılırken akademik personel için gerekli ekonomik koşulların sağlanmaması bir tezat oluşturmaktadır. Bu yıl yapılacak toplu sözleşme masasında akademik zam konusu mutlaka gündeme gelmeli ve akademik personelin bu beklentisini karşılamaya yönelik düzenlemeler bir an önce hayata geçirilmelidir.

 

 

ÜNİVERSİTE İDARİ PERSONELİNİN YER DEĞİŞİKLİĞİ VE GÖREVDE YÜKSELME SINAVI


2023 yılında imzalanan 7. Toplu Sözleşme metninde kabul edilen ancak iki yıldır bir türlü tamamlanamayan idari personelin üniversiteler arası yer değişikliği hakkıyla ilgili verilen sözlerin bir an önce getirilmesi ve tıpkı diğer kurumlarda olduğu gibi üniversite idari personelinin nakil hakkına kavuşması gerekmektedir. 

Üniversitelerdeki idari personelin kariyer basamaklarını tırmanabilmesi için tek yol olan görevde yükselme sınavı hala sistemli bir şekilde yapılmamaktadır. Üniversitelerde zaten kısıtlı olan kadrolara hülle yoluyla atama yapılmakta, çalıştığı birimde yıllarca bir üst kadroya atanmayı bekleyen memurlar kendilerine hiçbir şans verilmeden çalıştığı pozisyona adeta mahkum edilmektedir. Bütün üniversitelerde en fazla iki yılda bir boşalan kadrolar için objektif merkezi bir sınav yapılmalı ve idari personelin ilgili kadrolara atanması bu sınavlardaki başarısına göre yapılmalıdır. Bazı üniversitelerde on yıldır görevde yükselme sınavı yapılmadığı bilinmektedir. Belirli periyotlarla görevde yükselme sınavı açmayan üniversitelere yaptırım uygulanmalıdır.

 

AKADEMİK YÜKSELME VE KADROLARA ATANMA

 

Üniversiteler akademik atanma ve yükseltilme ölçütlerini her yıl daha da zorlaştırmakta, bu ölçütler adeta “atamama ve yükseltmeme” ölçütleri haline gelmektedir. Bilimsel çalışmalarda kalitenin artırılması hepimizin arzu ettiği bir şey olmakla birlikte mevcut durum haksız bir rekabet ortamı oluşturmakta ve akademik çalışmaları asli amacından saptırmaktadır. Üniversiteleri anlamsız bir yarışın içine sokan bu anlayış özellikle sosyal bilimleri yok etmeye adeta ant içmiş görüntüsü vermektedir. Mühendislik ve sağlık bilimleri odağında şekillendirilen mevcut koşullar sosyal bilimler alanlarında çalışan akademisyenleri mühendis gibi çalışmaya zorlamaktadır. Yayın yapılması beklenen indeksli dergilerin neredeyse tamamı Avrupa ve Amerika merkezli olup buralarda yayın şartı hem akademik birikimimizin hem de ciddi miktarlarda paramızın bu yayın kuruluşlarına akmasına neden olmaktadır. Bu konuda üçüncü bir yol bulunmalı akademisyenlerimiz bu akademik sömürge sisteminden bir an önce kurtarılmalıdır.

 

 

DAİRE BAŞKANLARININ MAKAM TAZMİNATI

 

Üniversitelerde görev yapmakta olan daire başkanı ünvanlı personel diğer kamu kurumlarında aynı kadroda görev yapan personelle aynı nitelikte kamu hizmet vermektedir. Ancak yerinden yönetim kuruluşu olan üniversitelerin daire başkanlarına, kamu iktisadi teşebbüsleri ve belediyeler gibi diğer yerinden yönetim kuruluşlarından farklı olarak makam tazminatı ödenmemektedir. Bu durum daire başkanlarının mali haklarına yönelik ayrımcılık teşkil etmektedir. Daire başkanları görev gereği büyük bütçeleri yönetmekte, büyük rakamların altına imza atmaktadır. Üniversitelerin idari açıdan en kritik personeli daire başkanlarının makam tazminatı hakkının verilmesi için gerekli düzenlemelerin bir an önce yapılmasını istiyoruz. 

 

ARAŞTIRMA GÖREVLİLERİ

 

Sendikamızın uzun süren mücadelesiyle 33/A kadrolarına geçmesi sağlanan araştırma görevlileri bu kez de kadro sorunuyla karşı karşıya kalmıştır. Bir çok bölümde doktorasını tamamlayan araştırma görevlileri doçentlik başvurusu yapmakta veya yapmaya hazırlanmaktadır. Teamül olarak en az birkaç yıl doktor öğretim üyeliği kadrosunda çalışması, lisans ve lisansüstü ders vermesi, lisansüstü danışmanlık yapması beklenen doktoralı araştırma görevlileri maalesef kadro bulamamaktadır. Fakültelerde doçent araştırma görevlisi sayısı hızla artmaktadır. Yıllarını çalıştığı bölüme veren, memur eksikliğinden dolayı bölümlerin idari işlerini dahi yapmaya çalışan, bu arada doktora tezini yazan, akademik yayınlar yapan araştırma görevlilerinin çalıştıkları bölüme atanması için gerekli kadroların tahsis edilmesi, bu konuda zaman kaybedilmeden adım atılması gerekmektedir.

 

DR. ÖĞR. ÜYELERİ

 

Dr. Öğr. Üyeleri öğretim üyesi olmasına rağmen doçent ve profesörlerden farklı olarak sözleşmeyle çalışmaktadır. Bu durum bazı üniversitelerde üniversitenin atanma ve yükseltilme ölçütlerini sağlayamayan doktor öğretim üyelerinin sözleşmelerinin yenilenmemesi tehdidiyle karşı karşıya kalmasına sebep olmaktadır. Kamuda çalışan tüm memurlar iş garantisine sahipken doktor öğretim üyelerinin her yıl daha da ağırlaştırılan ölçütleri sağlayamama durumunda iş akitlerinin yenilenmemesi kabul edilebilir bir durum değildir. Bu konuda da acilen bir düzenleme yapılması ve doktor öğretim üyeliği kadrosunun sözleşmeye tabi olmaktan çıkarılıp daimi hale getirilmesi gerekmektedir.

 

DOÇENTLİK VE PROFESÖRLÜK KADROLARINA ATANMA

 

Doçentlik iki aşamalı olmaktan çıkarılmalı ve ÜAK’tan unvanını alanlar çalıştığı üniversitenin ölçütlerini sağlaması durumunda başka hiçbir şeye gerek olmaksızın doçentlik kadrosuna atanmalıdır. Halihazırda doçent unvanını almış olmak ve üniversitenin şartlarını sağlıyor olmak kadroya atanmak için yeterli olmayıp önce rektörlüğün onayı ve talebi sonra da YÖK’ün kadro vermesi gerekmektedir. Maalesef aynı durum profesörlük kadroları için de geçerlidir. Mevcut koşullarda rektörlüğün onay vermediği hiç kimse hangi şartları taşıyor olursa olsun bir üst kadroya atanamamaktadır. Bu konuda üniversite yönetimlerine inisiyatif bırakılmamalı üniversitenin atanma şartlarını sağlayanlar çalıştıkları bölümlerde bir üst kadroya başka bir şeye gerek olmaksızın direkt atanmalıdır.

 

EĞİTİM BİR SEN ÜNİVERSİTE ÇALIŞANLARININ SESİ OLMAYA DEVAM EDECEK

 

Eğitim Bir Sen olarak yıllardır eğitim çalışanlarının sosyal ve ekonomik refahı için mücadele etmekteyiz. Kararlı mücadelelerimiz pek çok konuda netice vermiş ve çalışanlar lehine çok önemli kazanımlar elde edilmiştir. Ancak çalışma hayatındaki sorunlar bitmemekte, mevcut sorunlar kronikleşmekte, üzerlerine yeni sorunlar eklenmektedir. Sendikal mücadele bu sorunların çözümü ve çalışanların sosyal ve ekonomik haklarının geliştirilmesi için var ve biz Eğitim Bir Sen olarak her zaman eğitim çalışanlarının sesi olmaya devam edeceğiz. Bu mücadelede bizleri yalnız bırakmayan tüm üyelerimize teşekkür ediyor, uzun soluklu mücadelemize soluksuz devam ediyoruz.

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen